....Ağıtların coğrafyasında mükerrer acıları durduracak şey ne askeri “tedbir” ne de siyasi “önlem”. Bu ifadelerin hepsi tehlike tanımlıyor. Daha dilden başlayarak şiddeti meşru kılıyor insan. Onlar ya da kimileri diyerek... Belirsiz tehditkâr varlıklardan bahsedermişçesine, öteleyerek. İçlerinden görece güvenli bulduklarını da korucu diye adlandırırsın, sanki bir oyunmuş gibi. Tarih boyu böyle seçmece güvenli insanlar vardır, her daim ötelenenlere karşı silahlandırılan. Ve dolu silah uzun süre kınında durmaz....
......Rızaları dışında yaşadıkları yerlerinden koparılan tüm kavimler, sonrasında gelenlerin o huzursuz aidiyet arayışları, hep bastırılan örselenen kimlikler, annenin dilinin yasak bir şeye dönüşmesi, alfabenin kimi harflerinin açıklanamaz tehlikesi, doğduğun şehri söylediğinde değişen bakışlar, hepsi de taşa ve toprağa kazılı hakikatler....
.....Tek bir insanı doğrudan tanıdığında, artık bir daha onlar diye cümle kuramaman ve orada, öte olan yerde yaşanana, yaşatılana yüreğinin çarpması. Çünkü senin de bir canın var orada... Orası burasıdır o an....
....Sevdiğiniz herkes sizin için biri’dir. Biriciktir, eşsiz benzersiz bir birey. Onu artık hiçbir çoğul ekli kategoriye dahil edemezsiniz. Ve tersi de geçerli: “Kimileri” dediklerimiz anonim bir yığındır. Genel cümleleriniz vardır onlara dair kulaktan dolma. Tek bir insan tanımakla paramparça olacak yığınla önyargımız. O yüzden izin vermezler ya birbirimizi doğrudan tanımamıza. O yüzden hep sloganlar haykırarak kendi kompartımanlarımızda söylenmemizi isterler. Kimse kimsenin birisi olmasın diye.....
....Hikâye hep tek tek insanlardan ibaret diye düşünüyorum. Birini sevmek dünyanın en siyasi işidir. Sadece birini. Kimilerine inat....
19 Mayıs 2009 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder