Radikalde bir köşe yazısında şu paragrafı okuduktan hemen sonra kendimi kütüphanede Gülünesi Aşklar kitabını alırken buldum.
"Milan Kundera’nın Otostop Oyunu adlı bir öyküsü vardır. Öyküde, iki genç sevgilinin oynadığı bir kimlik oyunu anlatılır. Oyunda genç adam otomobil sürücüsü, genç kız ise otostop yapan bir genç kadın rolünü üstlenir. Fakat zaman ilerledikçe roller öylesine benimsenir ki, oyun gerçeğin yerini almaya başlar. Tehlikeyi sezinleyen genç kız, gerçeğe geri dönmek için tedirginlikle sevgilisine seslenir: “Ben benim... Ben benim...”Ama genç adam gerçeği kabule yanaşmaz."
aslında öykü ilişkilerdeki kuşkuyu anlatması açısından ilginçti.şüphenin çoğu ilişkide her daim olduğundan bahsediyor.bu güvensizliğin ve şüphenin kıskançlıkla meşrulaştırılmasını anlatıyor. sevgili rollerini bir kenara bırakıp 2 yabancı gibi davranırlar birbirlerine.oyun oynarken kadın ve adam birbirlerine hiç göstermedikleri yüzlerini gösterirken kendileri de bu duruma şaşırır,birbirlerinin sınırlarını zorlarlar.öyküde hoşuma gitmeyen taraf ise adamın fahişelere olan tavrıydı.paranı ödedik tavrıyla kadına hoyratça davranması...
15 Nisan 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
ben şüpheci bir insanım, paranoyak, skeptik, david hume(phil 470'in havasını da atarım:))
YanıtlaSillittle miss sunshine feministim benim :)
YanıtlaSilhikayede iki insanda aslında hiç olmadıkları ,popüler medya ve kültürlenme kanallarından edindikleri fahişe ve müşterisi rolünü mükemmel oynuyor olmanın şaşkınlığı içindedirler.Buna karşılarındaki insanı görememe algılayamama ve şüpheler eşlik eder.Hikayenin sonunda kız erkek için beslediği acabalarına yanlış bir cevap, erkek de kız için olan acabalarına yanlış bir cevap bulur.İkisi birbirleri için aradıkları niteliklere tam uyuyorken ,saklanıyor sanılıp oyun sırasında ortaya çıktığı düşündükleri kişilere düşman olurlar.
YanıtlaSilçok güzel yorumlamışsın,teşekkürler...
YanıtlaSil