28 Ocak 2009 Çarşamba

filme çekilesi bi kitap-kimse çekmesin ben çekicem:)


“ Zamanı hep saatlerle ölçmek zorunda değiliz ya, kişisel zamanlama tekniklerimiz de olabilir pekalâ. ‘ARAF’ romanında, Ömer Özsipahioğlu karakteri biçimlenirken karşımda, zihnimde dönüp duran temalardan biriydi bu. Sonunda, bileğinde saat taşıyamayan, her randevuya geç kalan -(benim gibi)- ilerlemeci zaman anlayışıyla bir türlü uyum sağlayamayan ve zamanı müzikle ölçmeye karar veren bir karakter çıktı ortaya. Saatler yerine müzik, dakikalar yerine şarkılar… Bir metro durağından bir başkasına giderken yolda geçen arayı ya da bir randevuya yetişme süresini, kulaklığında durmadan taşıdığı walkmaninde çalan şarkıların uzunluğuyla ölçen bir karakter Ömer Özsipahioğlu. İlerlemeci zaman yerine, müziğin döngüselliği. Zamanın tekrar edilmezliğine inat, müziğin tekerrürleri. İstediğin kadar çalabilirsin bir şarkıyı tekrar tekrar. Şuradan şuraya yürüme süresi, filânca şarkıyı 5 kere üst üste dinlemek demek meselâ ya da Amerika’ya giderken uçakta içtiği iki kahvenin arası dört dakika on saniye değil bir kez Stone Roses’ın Made of Stone’unu dinleme süresiydi. Ömer için bütün zamansal faaliyetlerini artık şarkılar ve onları kaçar kez dinlediği anlatıyordu.”

1 yorum:

  1. bu kişi benim bir yanlışın var, misal dorm ve eta arası mesafe: jesus christ pose + birth ritual'ın 2 dakikalık ilk kısmı :)

    YanıtlaSil